Sevginin Meyveleri (e-Kitap)

Beschreibung

Bozgandak, kışının dondurucu soğuğu, yazının yakıcı sıcağıyla, üzüm bağları, tarlaları ve hayvancılığa elverişli topraklarıyla dünyadan habersiz insanların canla başla çalışBozgandak, kışının dondurucu soğuğu, yazının yakıcı sıcağıyla, üzüm bağları, tarlaları ve hayvancılığa elverişli topraklarıyla dünyadan habersiz insanların canla başla çalışarak yaşamlarını sürdürdüğü Konya’nın ilçesi Karaman’ın bir köyü.

Genç Türkiye Cumhuriyeti kurulalı iki yıl olmuş, Başkent Ankara’dan her gün çıkan yeni kararlar, ülkeyi medeni ülkeler düzeyine getirmek amacıyla, ilçelere süratle gönderilmekteydi. Daracık toprak yollar üzerine, birbirlerinden ayrı birkaç haneden oluşan, insanları tarım ve hayvancılıkla uğraşan, Anadolu’nun asırlarca insanlara bıkmadan usanmadan hep veren kara toprağını işleyen Bozgandaklılara bu bilgilerin ulaşması, o günkü iletişim araçlarının ilkelliği nedeniyle gecikmeli olarak gerçekleşmişti.

Ağustos ayının yakıcı sıcağında, birkaç ağustos böceğinin ısrarla “cincin” lemeleri dışında, köyde sakin bir sessizlik hüküm sürüyordu.

Muhtar Musa, derme çatma kulübesinde oturmuş, sigarasını sarmakla meşguldü. Sol elinin başparmağı ve işaret parmağının arasına sıkıştırdığı İran malı sigara kâğıdının içine, kendisinin kurutup özenle kıydığı tütünü yerleştirip ustaca sigarasını hazırladıktan sonra, saat cebinden çıkardığı büyütecini güneşin geldiği yöne ayarlayarak güneşten gelen yakıcı ışınları sigarasına odakladı. Bir müddet elini hiç kıpırdatmadan bütün dikkatini sigarası ve büyütecine verdi. Kısa bir süre sonra sigarasından dumanlar çıkmaya başladı. Muhtar Musa sigarasını ağzına götürdü ve yanan sigarasının ateşini kuvvetlendirmek için onu nefesiyle körüklemeye başladı. Tam keyifle sigarasını içerken kulübesinin devamlı açılıp kapanmaktan menteşeleri eskimiş gıcırdayan tahta kapısı çalındı.arak yaşamlarını sürdürdüğü Konya’nın ilçesi Karaman’ın bir köyü.

Genç Türkiye Cumhuriyeti kurulalı iki yıl olmuş, Başkent Ankara’dan her gün çıkan yeni kararlar, ülkeyi medeni ülkeler düzeyine getirmek amacıyla, ilçelere süratle gönderilmekteydi. Daracık toprak yollar üzerine, birbirlerinden ayrı birkaç haneden oluşan, insanları tarım ve hayvancılıkla uğraşan, Anadolu’nun asırlarca insanlara bıkmadan usanmadan hep veren kara toprağını işleyen Bozgandaklılara bu bilgilerin ulaşması, o günkü iletişim araçlarının ilkelliği nedeniyle gecikmeli olarak gerçekleşmişti.

Ağustos ayının yakıcı sıcağında, birkaç ağustos böceğinin ısrarla “cincin” lemeleri dışında, köyde sakin bir sessizlik hüküm sürüyordu.

Muhtar Musa, derme çatma kulübesinde oturmuş, sigarasını sarmakla meşguldü. Sol elinin başparmağı ve işaret parmağının arasına sıkıştırdığı İran malı sigara kâğıdının içine, kendisinin kurutup özenle kıydığı tütünü yerleştirip ustaca sigarasını hazırladıktan sonra, saat cebinden çıkardığı büyütecini güneşin geldiği yöne ayarlayarak güneşten gelen yakıcı ışınları sigarasına odakladı. Bir müddet elini hiç kıpırdatmadan bütün dikkatini sigarası ve büyütecine verdi. Kısa bir süre sonra sigarasından dumanlar çıkmaya başladı. Muhtar Musa sigarasını ağzına götürdü ve yanan sigarasının ateşini kuvvetlendirmek için onu nefesiyle körüklemeye başladı. Tam keyifle sigarasını içerken kulübesinin devamlı açılıp kapanmaktan menteşeleri eskimiş gıcırdayan tahta kapısı çalındı.